DİKKAT: Bu konu 6 yıl önce açılmış. İçerdiği bilgiler eskimiş olabilir!
Bakan
Akdağ: Bir sağlık çalışanı herhangi bir şekilde şiddete maruz kalır da
mahkemelik olursa, onun bütün avukatlık işlerini doğrudan Sağlık
Bakanlığı olarak biz takip edeceğiz. Bu kamuda ilk oluyor.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''Türkiye'de sağlık çalışanlarının
sayısı olması gerekenin çok altında. Avrupa ortalamasında her 100 bin
kişiye 350 hekim düşüyor. Türkiye'de bu sayı 160'' dedi.
Akdağ,
yeni binaya taşınmaya başlayan Adana Numune Eğitim Araştırma
Hastanesi'ni ziyaret ederek, sağlık çalışanlarıyla bir araya geldi.
Hastaneye gelişinde çiçekle karşılanan Bakan Akdağ'ın yanına gelen Ayşe
Atasoy, eşi Osman Atasoy'un nöroloji yoğun bakım ünitesinde tedavi
gördüğünü bazı sıkıntılar yaşadıklarını aktardı. Akdağ, Atasoy ile bir
süre görüşerek, sorunlarını dinleyip, not aldırdı. Akdağ, Atasoy'a
sorunuyla ilgileneceklerini belirtti.
Daha sonra personel yemekhanesine giden Akdağ, sıraya girerek tabldot yemekten alarak çalışanlarla birlikte yemek yedi.
Hastaneyle
ilgili bilgiler alan Akdağ, konferans salonunda gerçekleştirilen
''Sağlık Çalışanları Toplantısı''nda, Türkiye'de 9 yıldır önemli bir
dönüşüm programını yürüttüklerini söyledi. Bakan Akdağ, hükümet olarak
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde bunun planlamasını,
programını yaptıklarını belirtti.
Sağlıkta dönüşüm
programı adı verilen bu projenin stratejisini, yol haritalarını
belirlemenin zaman aldığını, bunun kolay olmadığını anlatan Akdağ, ''Bu
dönüşümün zaman zaman sıkıntılarını çektik. Ama, hakikaten bunlara
değer. Güzel bir iş, doğru bir iş yapıyoruz'' dedi.
Akdağ, doktorluk yaptığı dönemde yaşadıklarından da örnekler vererek, şöyle devam etti:
''Ben
de bir hastanede çalışıyordum. Üstelik üniversite hastanesiydi. Ama
felaket şartlarda çalışıyorduk. 8-10 yavrumuzu bir odada yatırmak bir
tarafa, yerine göre kalabalıktan dolayı koridora yatırdığımız olurdu.
Anneler de geceleri yere mukavva sererek, üstünde yatarlardı. Biz de
onların gece vizitelerini yapardık. O sırada anne mukavvanın üstünde
dinlenmeye çalışırdı. Bu aslında insanlık dışı bir şey. Kimse bunu
kurgulayarak yapmaz. Bizden önceki iktidarlar da bunu böyle yapmazlar.
Ama sebebi her ne olursa olsun resim buydu. Kırık dökük sağlık ocakları,
hastayı taşımak için içine koyduğunuz zaman içinde hastayı entübe
etmeye çalışacağınız cihazı olmayan ambulanslar. Şimdi gelinen bu süreç
birlikte büyük bir başarının hikayesidir. Buradaki başarı kuşkusuz
birinci derecede siz sağlık çalışanlarının başarısıdır. Allah hepinizden
razı olsun. Biliyorum üstünüzde büyük yük var. Biliyorum ki şartlar
benim sizin için istediğim kadar henüz iyileşmiş değil. Ama bütün
bunlara rağmen siz büyük bir iş başardınız.''
-''Sigarayla mücadelede birinci ülke konumuna geleceğiz''-
Akdağ,
sağlık alanında yaşanan gelişmelerin sonucunda, artık uluslararası
toplantılarda, geri kalmış bir ülkenin sağlık çalışanları olarak gündeme
gelmediklerini söyledi.
Modern ülke Türkiye'nin
sağlık çalışanları olarak gündemde yer aldıklarını belirten Akdağ,
''Türkiye söz konusu olduğu zaman, Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF, OECD,
dünyanın sayılı tıp dergileri Türkiye'yi önemli ülkelere model olarak
gösteriyor. Türkiye dünyada sigarayla mücadelede ilk 4 ülke arasında
gösteriliyor. Allah nasip ederse, bu yılın sonunda dünyada liderliğe
oturup, birinci ülke konumuna geleceğiz. Bütün bunları sizlerle
gerçekleştiririz'' dedi.
Akdağ, Türkiye'de sağlık
çalışanı olmanın zor bir iş olduğunu, bunun sebebinin üzerinde durulması
gerektiğini ifade etti. Bakan Akdağ, kendisinin de bakan olduktan sonra
bunun sebebini araştırdığını ve cevabı bulduğuna işaret ederek, şunları
kaydetti:
''Türkiye'de sağlık çalışanlarının
sayısı olması gerekenin çok altında. Doktor için de hemşire için de
psikolog için de bu böyle. Böyle olduğu zaman üstümüzde çok büyük iş
yükü oluşuyor. Avrupa ortalamasında her 100 bin kişiye 350 hekim
düşüyor. Türkiye'de bu sayı 160. Hemşire-ebe sayısı 200'ün biraz
altında. Avrupa ortalamasında bu sayı 750'lere dayanıyor. Türkiye'deki
her bir hemşire ya da ebe, Avrupalı meslektaşının en az 3 katı kadar bir
iş yüküne sahip oluyor. Biz Sağlık Bakanlığı olarak dışarda ebeler,
hemşireler var onları istihdam mı etmiyoruz. Tam tersine 'fazla kadro
açıyorsunuz' diye özel sektör ve üniversitelerden bize şikayet geliyor.
Bugün işsizlik oranlarına baktığınızda, Türkiye'deki en düşük işsizlik
oranı sağlıkçıların arasındadır. Sağlık Meslek Lisesi'nden bile mezun
hemşireyseniz işiniz hazır. Çok az kimse belki iş bulamıyor. Onlar da
devlette çalışmak istiyor, bulunduğu şehirde mesela İzmir'de çalışmak
istiyor.''
Akdağ, yıllar boyunca bu gerçeğin göz
ardı edildiğini, 14 Mart Tıp Bayramlarında doktor sayısının fazla
olduğu, acilen tıp fakültesindeki öğrenci sayısının azaltılması
gerektiği yönünde konuşmaların yapıldığını hatırlattı.
-''Sağlık çalışanının hakkını biz koruyacağız''-
Akdağ,
zaman zaman sağlık çalışanına karşı şiddetten bahsettiklerini, buna
karşı asla müsamahalarının olmadığını, bir şiddet teşebbüsü bile olsa
bizzat bakanlıktan bunu takip ettiğini vurguladı.
Son yapılan teşkilat kanununda da bu konuyla ilgili önemli imkan geliştirdiklerini ifade eden Akdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bir
sağlık çalışanı herhangi bir şekilde şiddete maruz kalır da mahkemelik
olursa, onun bütün avukatlık işlerini doğrudan Sağlık Bakanlığı olarak
biz takip edeceğiz. Bu kamuda ilk oluyor. İkinci bir örneği yok. Bir
öğretmene, mühendise, savcıya, polise şiddet davranışı olduğunda herkes
kendisi avukat tutar. Kendi hakkını aramaya çalışır. Ama sağlıkta biz bu
sistemi getirdik. Doğrudan sağlık çalışanının kişisel hakkını, Sağlık
Bakanlığı'nın avukatlarıyla biz koruyacağız.''
-Hastanelende ''beyaz kod'' uygulaması-
Akdağ, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının tamamen ortadan kalmayacağını anlatarak, şunları söyledi:
''Her
toplumda psikopatlar var. Kırmızı ışıkta duruyorsunuz, arkanızda bir
araç duruyor. Durmadan size klakson çalışıyor. Es kaza arkaya dönüp,
'neden klakson çalıyorsun' deseniz, adam size silah çekiyor. Maalesef
böyle maganda tipler, psikopatlar var. Böyle adamların olduğu yerde
günde 1.5 milyon insanla karşılaşan sağlıkçılar zaman zaman böyle
terbiyesizliklerle karşılaşabilirler. Elimizden geldiğince bunları
azaltmaya çalışıyoruz.
Biliyorsunuz hastanelerde
mavi kod adı altında, canlandırma gereken ya da çok acil duruma düşen
hastalara yardım etmek için sistemlerimiz var. Şimdi bir de hastanelerde
beyaz kod var. Benim bir tek kardeşimin, bir meslektaşımın başına böyle
bir durum geliyorsa benim için önemlidir. Bunun için her kodu
kullanırım. Şimdi hastanelerimizde her hangi bir kabalıkla karşılaşan,
fiziksel şiddetle karşılaşan değerli meslektaşlarım derhal bu beyaz kodu
faaliyete geçirebileceksiniz ve mutlaka yardımınıza güvenlik
görevlileri gelecektir.''
Akdağ, daha sonra basına kapalı olarak sağlık çalışanlarıyla bir süre daha görüşüp, sorunlarını dinledi.